Arch Linux Sane Kurulumu

Bu yazıda Arch Linux üzerinde scannerı nasıl tanıtacağımızı ve sane yükleyeceğiz ona kısa bir biçimde anlatacaz.Yapmanız gereken sadece yönergeleri sırasıyla izlemek:

1. Eğer scannerınız "sane" tarafından desteklenip desteklenmediğini öğrenmek için burayı tıklayın .Eğer destekleniyorsa diğer adımlara devam edebilirsiniz.

2."Extra" depolarından "sane" i pacman ile yüklüyoruz;

$ pacman -S sane

3."Sane" bilgisayarımıza kurulduktan sonra scanner grubuna kullanıcı adımızı ekleyelim;

$ gpasswd -a kullanıcı_adınız scanner

4. Şimdi resmimizi taramayı deneyelim;

$ scanimage -L

Eğer HP marka bir multiyazıcı ya da scanner kullanıyorsanız aşağıdaki adımlarla devam edin:

5.Pacman ile "HPLIP" i kuruyoruz;

$ pacman -S hplip

6. "hplip" kurulduktan sonra aşağıdaki komutu veriyoruz;

$ echo "hpaio" >> /etc/sane.d/dll.conf

7.  " $ hp-setup -i" komutu ile  aygıtımızı otomatik tanıtıp ekleyelim.

8. "$ hp-plugin " komutu ile eklentileri yükleyelim.

9. Son olarak tarayıcımız üzerimize bir şey koyup sağlam çalışıp çalışmadığını test edelim;

$ hp-scan

İsterseniz Xsane de kurulabilirsiniz;

$ pacman -S xsane

GNU Projesi Nasıl Başladı?-II

“Free Software”’deki “Free” Özgürlük Anlamındadır

“Free Software” (İngilizce’de “Free” hem özgür hem de ücretsiz anlamlarına gelmektedir) ifadesi bazen yanlış anlaşılmaktadır, buradaki “free” ifadesinin ücretle bir ilgisi yoktur. Burada “free” ifadesi özgürlükle ilgilidir. Bu nedenle,burada özgür yazılımın tanımı: Aşağıdaki şartlar yerine getirildiğinde, sizin gibi belirli bir kullanıcı için, bir program özgür bir yazılımdır:

•     Herhangi bir amaçla programı çalıştırma özgürlüğüne sahipseniz. •     İhtiyaçlarınıza uygun olacak şekilde programı değiştirme özgürlüğü- ne sahipseniz (Bu özgürlüğü, uygulamada etkin hale getirmek için, kay- nak koduna erişebilmelisiniz çünkü kaynak kodu olmaksızın bir prog- ramda değişiklikler yapmak aşırı zordur). •     Kopyaları ücretsiz olarak ya da belirli bir ücret karşılığında yeniden dağıtma özgürlüğüne sahipseniz. •     Toplumun gelişmelerden faydalanmasını sağlamak için, programın değiştirilmiş sürümlerini dağıtma özgürlüğüne sahipseniz. “Özgür”, (Free) özgürlüğe atıf yaptığı ve fiyata atıf yapmadığı için, kopyaların ve özgür yazılımın satılması arasında bir çatışma yoktur. Gerçekte,kopyaları satma özgürlüğü çok önemlidir: CD-ROM’larda satılan özgür yazılım koleksiyonları, toplum için önemlidir ve bunların satılması, özgür yazılımın gelişimi için gerekli paranın toplanması için önemlidir. Bu nedenle,insanların bu kolleksiyonlara ekleyemediği bir program özgür yazılım değildir. “Özgür”ün (Free kelimesinin İngilizce’deki) anlam belirsizliğinden dolayı, insanlar uzun süre alternatif bir ifade arayışına girmiştir ancak hiç kimse uygun bir alternatif bulamamıştır. İngiliz Dili, başka herhangi bir dilden daha fazla sözcüğe ve nüansa sahiptir ancak özgürlükteki gibi “özgür” anlamına gelen basit, belirsizlikten uzak bir sözcüğü içermemektedir , “zincirsiz” anlamca en yakın gelen sözcüktür. “Özgür bırakılmış”, “özgürlük” ve “açık” yanlış bir anlama ya da başka bazı dezavantajlara sahiptir.

GNU Yazılımı ve GNU Sistemi

Bütün bir sistem geliştirmek çok büyük bir projedir. Sonuca ulaşmak için, her mümkün olduğunda, özgür yazılımın mevcut parçalarını uyarlamaya ve kullanmaya karar verdim. Örneğin, başlangıçta temel metin biçimlendirici olarak TeX’i kullanmaya karar verdim, GNU için başka bir pencere sistemi yazmak yerine X Window sistemini kullanmaya karar verdim.Bu karardan dolayı, GNU sistemi, tüm GNU yazılımının koleksiyonuyla aynı değildir. GNU sistemi, GNU yazılımı olmayan, kendi amaçları için diğer insanlar ve projeleri tarafından geliştirilen ancak özgür yazılım oldukları için kullanabildiğimiz programları içerir.

Projenin Başlatılması

1984 yılının Ocak ayında MIT’deki görevimden ayrıldım ve GNU yazılımını geliştirmeye başladım. MIT’den ayrılmam gerekliydi, çünkü MIT’nin GNU’nun özgür yazılım olarak dağıtımını kısıtlamasını istemiyordum. Ekipte kalsaydım, MIT bu çalışmayı sahiplenebilirdi ve kendi dağıtım kurallarını dayatabilirdi ve hatta bu çalışmayı özel mülk yazılım paketine dönüştürebilirdi. Çalışmaların sonuçsuz kalmasını ve başarısız olmasını istemiyordum, amacım yeni bir yazılım paylaşım topluluğu oluşturmaktı. Bununla birlikte, o zamanlarda MIT YZ Laboratuvarı’nın başında bulunan Profesör Winston, beni, kibarca laboratuvarın olanaklarını kullanmaya devam etmem yönünde teşvik etti.

İlk Adımlar

GNU Projesi’ne başlamadan kısa süre önce, VUCK olarak da bilinen Özgür Üniversite Derleyici Kiti’ni duymuştum. (Hollanda dilinde “özgür”e ilişkin kelime V harfi ile yazılmaktadır) Bu, C ve Pascal dahil olmak üzere çok sayıda dili kontrol etmek ve çok sayıdaki hedef makineyi desteklemek için tasarlanmış bir derleyiciydi. GNU’nun bunu kullanıp kullanamayacağını sormak için yazarına yazdım.Alaycı bir yanıt yazdı, üniversitenin özgür olduğunu ancak derleyicinin özgür olmadığını söyledi. Bu nedenle, GNU projesi için ilk programımın çok-dilli çok platformlu bir derleyici olmasına karar verdim. Tüm derleyiciyi kendi kendime yazma ihtiyacımı önleme umuduyla, Pastel derleyicisine ilişkin kaynak kodu edindim, Pastel derleyicisi, Lawrence Livermore Laboratuarı’nda geliştirilmiş çok-platformlu bir derleyiciydi. Kendisinin de yazılmış olduğu, Pascal’ın sistem programlama dili olarak tasarlanmış genişletilmiş bir sürümünü destekliyordu. Bir C ön ucu [:front-end] ekledim ve Motorola 68000 bilgisayarına yüklemeye başladım. Derleyicinin megabaytlarca yığıt [:stack] alanına ihtiyaç duyduğunu ve mevcut 68000 Unix sisteminin yalnızca 64k’ya izin verdiğini fark ettiğimde bundan vazgeçtim. Daha sonra, Pastel derleyicisinin tüm giriş dosyasını bir sözdizim ağacına ayrıştırarak çalıştığını, tüm sözdizim ağacını bir “yönerge” zincirine dönüştürdüğünü ve daha sonra, herhangi bir depolama alanını boşaltmaksızın tüm çıkış dosyasını ürettiğini fark ettim. Bu noktada, yeni bir derleyici yazmam gerektiği sonucuna vardım. Bu yeni derleyici şimdi GCC olarak bilinmektedir; içinde Pastel derleyicisi kullanılmamaktadır ancak yazmış olduğum C ön ucunu uyarlamayı ve kullanmayı sağladım. Ancak bunu birkaç yıl sonra gerçekleştirdim; ilk olarak GNU Emacs üzerinde çalıştım.

GNU Emacs

1984 yılının Eylül ayında GNU Emacs üzerinde çalışmaya başladım ve 1985 yılında, GNU Emacs kullanılabilir olmaya başladı. Bu, düzenleme işlemleri için Unix sistemlerini kullanmaya başlamamı olanaklı kıldı; vi ya da ed’i kullanmayı öğrenme konusunda bir ilgim yoktu, o zamana kadar düzenleme işlemlerimi diğer makineler üzerinde gerçekleştirmiştim.

Bu noktada insanlar, GNU Emacs’i kullanmayı istediler, bu durum da GNU Emacs’in nasıl dağıtılacağı sorusunu gündeme getirdi. Tabi ki, GNU Emacs’i,kullandığım MIT bilgisayarındaki ftp sunucusuna, anonim olarak erişilebilecek şekilde koydum. (Bu bilgisayar, başka bir deyişle, prep.ai.mit.edu, bu nedenle temel GNU ftp dağıtım bölgesi haline geldi; birkaç yıl sonra devreden çıkarıldıktan sonra, alan adını yeni sunucumuza yönlendirdik) Ancak, bu zaman zarfında, ilgili insanların birçoğu İnternette değildi ve ftp ile bir kopyasını alamadı. Bu nedenle, şu soru ortaya çıktı: Onlara ne diyecektim? Şöyle diyebilirdim: “Ağ üzerinde olan ve sizin için bir kopya alacak olan bir arkadaşınızı bulun”. Ya da orijinal PDP-10 Emacs’ta yaptığımı yapacaktım: “Bana bir bant ve SASE gönderin ve ben de size üzerinde Emacs olacak şekilde bunu size geri göndereyim”. Ama işsizdim ve özgür yazılımdan para kazanmanın yollarını arıyordum. Bu nedenle, $150 karşılığında isteyen herkese bir bant gönderebileceğimi anons ettim. Bu şekilde, özgür yazılım dağıtım işine başladım, böylece günümüzde Linux-tabanlı GNU sistemlerini dağıtan firmalar için öncü oldum.

Bir Program Her Kullanıcı İçin Özgür Müdür?

Bir program yazarının elinden çıktığında özgür yazılımsa bu, programın kopyasına sahip herkes için mutlaka özgür yazılım olacağı anlamına gelmez.Örneğin, kamuya ait yazılım (telif hakkına sahip olmayan yazılım) özgür yazılımdır; ancak herkes bunun özel mülk değiştirilmiş bir sürümünü oluşturabilir. Benzer şekilde, birçok özgür program telif hakkına sahiptir ancak değiştirilmiş özel mülk sürümlere izin veren basit izin lisansları altında dağıtılmıştır.Bu problemin faydacı örneği, X Window Sistemi’dir. Bu sistem, MIT tarafından geliştirilmiş ve bir izin lisansıyla özgür yazılım olarak yayınlanmış olup,çeşitli bilgisayar firmaları tarafından benimsenmiştir. Bu firmalar, yalnızca ikili [:binary] biçimde özel mülk Unix sistemlerine X’i eklemiş ve aynı anlaşma ile kapsanmıştır. X’in bu kopyaları, bundan böyle Unix’in olduğundan daha fazla özgür yazılım değildir. X Window Sistemi’nin geliştiricileri bunu bir problem olarak görmemişler , bu durumun meydana gelmesini beklemişlerdir. Hedefleri özgürlük değildi, yal- nızca “başarıydı” ve başarı “fazla sayıda kullanıcıya sahip olmak” olarak tanımlanmaktaydı. Kullanıcıların özgürlüğe sahip olup olmamaları umurlarında değildi, tek istedikleri çok sayıda kullanıcıya sahip olmaktı. Bu durum, “Bu program özgür mü?” sorusuna farklı yanıtlar veren iki farklı özgürlük derecesi hesaplama yönteminin olduğu bir paradoks durumuna neden olmaktadır. MIT sürümünün dağıtım terimleri cinsinden sağlanan özgürlük derecesini esas alarak değerlendirme yaptıysanız, X’in özgür yazılım olduğunu söyleyebilirsiniz. Ancak, X’in ortalama kullanıcısının özgürlüğünü ölçerseniz, o zaman özel mülk yazılım olduğunu söylemeniz gereklidir. Birçok X kullanıcısı, Unix sistemleriyle birlikte verilen özel mülk sürümleri kullanmaktadır, özgür sürümü kullanmamaktadır.

Bu yazı dizisi  “EMO” tarafından basılan Richard Stallman’ın “Özgür Yazılım,Özgür Toplum” kitabından alınmıştır.

İcon Arama Motoru

FindsIcon.com Logo

"FindIcons.Com" işinize yarayabilecek binbir çeşit iconlar bu sitede.Sade ve basit site tasarımı ile aradığınız iconları kolayca bulabilirsiniz.Üstelik hepsi tamamen ücretsiz ve üye olma zorunluluğu yok.Ama  site üye olan kullanıcılarına, iconları istedikleri formata çevirme gibi ayrıcalıkları tanıyor."FindIcons.Com" a girmek için buradan .

Ücretsiz Linux E-Kitap(e-book)

Dummies Serisinden Linux için bir kitap.Richard Blum ve Dee-Ann LeBlanc tarafından yazılan "Linux For Dummies" Linux ile ilgili neredeyse herşey mevcut.Linux'un ortaya çıkışı,tarihçesi,dosya sistemi,Linux shell komutları,ağ yönetimi ve daha birçok konu kitab içinde basit bir anlatımla işlenmiş.

Kitabı indirmek için tıklayın.

GNU Projesi Nasıl Başladı?-I

GNU Projesi

İlk Yazılım Paylaşma Topluluğu

1971 yılında MIT Yapay Zeka Laboratuvarında çalışmaya başladığımda, yıl- larca varlığını sürdürmüş bir yazılım paylaşım topluluğunun bir parçası hali- ne geldim. Yazılımların paylaşılması özel topluluğumuzla sınırlı değildi; bu, bilgisayar tarihi kadar eskiydi, tariflerin paylaşılmasının aşçılık kadar eski ol- ması gibi. Ancak bunu çok iyi bir şekilde başardık. YZ Laboratuvarı, zamanın en büyük bilgisayarlarından biri olan Digital PDP- 10 için laboratuvar ekibi hacker’larının tasarladığı ve assembler dilinde yaz- dığı ITS (Uyuşmaz Zaman Paylaşımlı Sistem) olarak adlandırılan bir zaman paylaşımlı işletim sistemini kullanmaktaydı. Bu topluluğun bir üyesi, YZ la- boratuvar sistem hacker’ı olarak benim görevim, bu sistemi daha da geliştir- mekti. Yazılımımızı “özgür yazılım” olarak adlandırmadık çünkü o zamanlar bu te- rim yoktu ancak gerçekte bu özgür yazılımdı. Başka bir üniversiteden ya da firmadan insanlar programımızı almak ve kullanmak istedikleri zaman, buna memnuniyetle izin veriyorduk. Birinin pek bilinmeyen ve ilginç bir program kullandığını görürseniz, her zaman kaynak kodunu görmek istersiniz, böyle- ce kaynak kodunu okur, değiştirir ya da yeni bir program oluşturmak için, par- çalayıp başka şekilde birleştirirsiniz. Yaygın medyada “güvenlik kırıcısı”nı ifade etmek için “hacker”ın kullanılma- sı kafa karışıklığı yaratır. Biz hacker’lar bu ifadeyi kabul etmeyiz ve hacker’ın kelime anlamı olarak “Programlamayı ve bu konuda akıllı olmayı seven kim- se” tanımını kullanmayı tercih ederiz.

Topluluğun Çöküşü

1980’lerin başlarında PDP-10 bilgisayarının kullanımının sona ermesini ta- kiben YZ Laboratuvar topluluğunun çöküşüyle birlikte durum büyük ölçüde değişti. 1981 yılında, Symbolics firması YZ Laboratuvarındaki hacker’ların hemen hemen hepsini işten çıkardı ve bu topluluk dağıldı. (Steven Levy tarafından yazılan Hackers kitabı bu olayları anlatmaktadır ve ayrıca bu topluluğa iliş- kin açık bir tablo sunmaktadır.) YZ Laboratuvarı 1982 yılında yeni bir PDP-10 satın aldığında, yöneticileri, yeni makine üzerinde ITS yerine özgür olmayan bir zaman paylaşımlı siste- mi kullanmaya karar verdi. Bundan kısa bir süre sonra, Digital, PDP-10 serilerini devam ettirmedi. 1960’lı yıllarda seçkin ve güçlü olan mimarisi, 1980’lerde doğal olarak elve- rişli hale gelen daha büyük adres boşluklarına uzanamadı. Bu, ITS’i oluş- turan programların hemen hemen tümünün artık eskimiş olduğu anlamına gelmekteydi. Bu ITS’in sonu oldu ve 15 yıllık çalışma boşa gitti. VAX ya da 68020 gibi zamanın modern bilgisayarları kendi işletim sistem- lerine sahipti ancak bu işletim sistemlerinin hiçbiri özgür yazılım değildi: ça- lıştırılabilir bir kopya elde etmek için, bir gizlilik anlaşması imzalamanız ge- rekliydi. Bu, bir bilgisayarın kullanımındaki ilk aşamanın komşunuza yardım etme- meye söz vermeniz olduğu anlamına geliyordu. Bu duruma göre, bir top- luluğun işbirliği yapması yasaktı. Özel mülk yazılım sahipleri tarafından or- taya konan kural şuydu: “Komşunuzla bilgi paylaşırsanız siz bir korsansı- nız. Herhangi bir değişiklik isterseniz, bu değişikliğin yapılmasını bizden rica edin”. Özel mülk yazılım sosyal sistemi, yazılımı paylaşmanıza ya da değiştirme- nize izin vermeyen sistem, anti-sosyaldir, etik değildir, basitçe ifade edilirse yanlıştır, bu durum bazı okuyucular için şaşırtıcı olabilir. Ama toplumu bölen ve kullanıcıları çaresiz bırakan bir sistem hakkında başka ne söyleyebiliriz? Bu fikri şaşırtıcı bulan okuyucular bu özel mülk yazılım sosyal sistemini ve- rildiği gibi almış olabilir ya da özel mülk yazılım işlerinin önerdiği şekilde de- ğerlendirebilir. Yazılım yayıncıları, insanları, bu konuya yönelik tek bir ba- kış açısı olduğuna inandırmak için uzun ve zorlu bir çalışma yürütmüşlerdir. Yazılım yayıncıları “haklarını” “almak” ya da “korsanlığı durdurmak” hak- kında konuştukları zaman, gerçekte “söyledikleri” şey ikincil öneme sahip- tir. Bu ifadelerin gerçek mesajı, ifade edilmeyen varsayımlardadır; insanla- rın üzerine kafa yormadan bunları kabul etmesi beklenmektedir. Şimdi bun- ları inceleyelim.

Yapılan varsayımlardan biri şudur: Yazılım firmaları yazılımı sahiplenme ve tüm kullanıcıları üzerinde güce sahip olma gibi sorgulanamayan doğal bir hakka sahiptir (Bu doğal bir haksa, o zaman topluma ne kadar zarar verdiği önemli değildir, buna karşı koyamayız). Amerikan Anayasası ve yasal gele- neği bu görüşe karşı çıkmaktadır; telif hakkı doğal bir hak değildir ancak telif hakkı kullanıcıların doğal kopyalama hakkını sınırlandıran ve hükümet tara- fından dayatılan yapay bir tekeldir. İfade edilmeyen başka bir varsayım, yazılım hakkındaki önemli tek şeyin size hangi işleri yapmaya izin verdiğidir, biz bilgisayar kullanıcılarının ne tür toplu- luklara sahip olmaya izinli olduğumuza aldırmamalıyız. Üçüncü bir varsayım, bir firmaya programın kullanıcıları üzerinde güç sun- mazsak, kullanılabilir bir yazılıma sahip olmayacağımızdır (şu ya da bu belir- li işi gerçekleştiren bir programa asla sahip olamayacağımızdır). Özgür Ya- zılım Hareketi’nin üzerlerine zincir vurmadan da çok sayıda yararlı yazılım üretebileceğini göstermesinden önce bu varsayım uygunmuş gibi görünmüş olabilir. Eğer bu yaklaşımları kabul etmeyi reddedersek ve bu konuları basit bir sağ- duyu ile, kullanıcıları öncelleyerek irdelersek, çok farklı bir sonuca varırız. Bil- gisayar kullanıcıları, ihtiyaçlarına uygun olması için programlarını değiştirme ve yazılımlarını paylaşma konusunda özgür olmalıdır çünkü diğer insanlara yardımcı olmak toplumun temelidir.

Yalın Ahlaki Seçim

Topluluğumuzun sona ermesiyle, daha önceki gibi devam etmek mümkün de- ğildi. Bunun yerine, bir yalın ahlaki seçimle karşı karşıya geldim. Kolay seçenek özel mülk yazılım dünyasına katılmak ve gizlilik anlaşmaları imzalamak ve hacker arkadaşlarıma yardımcı olmamaya söz vermekti. Muh- temel olarak ben de bu gibi anlaşmalara uygun olarak hazırlanan yazılımlar geliştiriyor olacaktım, böylece diğer insanların da hacker arkadaşlarına iha- net etmesine ilişkin baskıyı arttıracaktım. Bu şekilde para kazanacaktım ve belki de kod yazmaktan da zevk alacaktım. Ama iş hayatımın sonunda, insanları bölmek için duvarlar inşa ettiğim yılları görecek ve yıllarımı dünyayı daha kötü bir yer haline getirmekle geçirmiş ol- duğumu fark edecektim. Birileri yazıcımıza ait kontrol programı için kaynak kodunu bana ve MIT YZ la- boratuvarına vermek istemediğinde, bir gizlilik anlaşmasının alıcı ucunda ol- duğumu anladım (Bu programdaki belirli özelliklerin olmaması yazıcının kul- lanımını bozmaktaydı). Bu nedenle, bu gibi anlaşmaların masum olduğunu kendime söyleyemem. Yazıcı programı benimle paylaşılmayınca çok sinir- lendim; vazgeçip, arkamı dönüp ben de aynı şeyi bir başkasına yapamazdım.

Kolay olan ancak hoş olmayan başka bir seçenek bilgisayar alanını tama- men bırakmaktı. Böylece yeteneklerim kötüye kullanılmamış olacaktı ama boşa harcanmış olacaktı. Bilgisayar kullanıcılarını bölme ve sınırlama ko- nusunda suçlanmayı hak etmeyecektim ama bu, bir şekilde gerçekleşecek- ti. Bu nedenle, bir programcının iyi birşeyler yapabilmesi için bir yol aradım. Kendi kendime, bir topluluğu yeniden mümkün hale getirebilecek bir prog- ramı yazıp yazamayacağımı sordum. Yanıt açıktı: İlk olarak ihtiyaç duyulan şey bir işletim sistemiydi. İşletim sis- temi, bir bilgisayarın kullanılabilmesi için gerekli yazılımdı. Bir işletim siste- miyle, birçok şey yapabilirsiniz ancak işletim sisteminiz olmazsa, bilgisayarı çalıştıramazsınız. Özgür bir işletim sistemiyle, yine işbirliği yapan bir hacker topluluğumuz olabilir ve herkesi bu topluluğa katılmaya davet edebiliriz. Ve herkes, arkadaşlarını mahrum etmeden bir bilgisayarı kullanabilir. Bir işletim sistemi geliştiricisi olarak, bu iş için doğru yeteneklere sahiptim. Bu nedenle, hak ettiğim başarıyı elde edebileceğimi düşünmesem de, bu iş için seçilmiş kişi olduğumu düşünüyordum. Sistemi Unix ile uyumlu olacak şekilde seçtim, böylece sistem taşınabilir bir sistem haline geldi ve böyle- ce Unix kullanıcıları kolayca bu sisteme dönebildi. Hacker geleneğini taki- ben GNU ismi seçilmişti. Bir işletim sistemi, yalnızca diğer programları çalıştırmak için yeterli olan bir öz anlamına gelmemektedir. 1970’lerde, her işletim sistemi, komut işlem- cilerini, assembler’ları, derleyicileri, yorumlayıcıları, hata ayıklama birimle- rini (debugger), metin düzenleyicilerini ve çok daha fazlasını içermekteydi . ITS’te, Multics’te, VMS’te ve Unix’te bunlar vardı. GNU işletim sistemi de bunları içerecekti. Daha sonra Hillel’e atfedilen şu sözleri duydum: “Ben kendim için değilsem, benim için olacak kimdir? Ben yalnızca kendim içinsem, ben neyim? Şimdi değilse, ne zaman?” GNU Projesi’ni başlatma kararı benzer bir ruhu esas almaktadır. Bir ateist olarak, dini liderleri izlemiyorum ama bazen dini liderlerden birinin söylediği bir sözü beğendiğimi fark ediyorum.

Bu yazı dizisi  "EMO" tarafından basılan Richard Stallman'ın "Özgür Yazılım,Özgür Toplum" kitabından alınmıştır.

İnternet Haftası Aktif Katılım Çağrısı

Mustafa Akgül tarafından gönderilen "İnternet Haftası Aktif Katılım Çağrısı" ;

Internet Haftası Aktif Katılım Çağrısı

Türkiye İnterneti 12 nisanda 17. yılını doldurmuş olacak. Türkiye İnternet Kamuoyunu, 5-18 Nisan'da gerçekleşecek 13. İnternet Haftasını, tüm ülkede İnternete verdiğimiz öneme yakışır bir şekilde; interneti savunmaya, interneti konuşmaya ve bu doğum gününü kutlamaya çağırıyoruz. Tüm kesimlerden, Üniversiteler, Ticaret ve Sanayi Odaları, Çiftci Birlikleri, Ziraat Odaları, Mühendis Odaları, Barolar, Tabib Odaları, Bankalar Birliği, Noterler Birliği, Organize Sanayi Bölgeleri, Yerel Yönetimler, İnternet Cafeler, Okullar, Kaymakamlıklar, Valilikler, Bakanlıklar, tüm kamu yönetimi, özel sektör, internet şirketleri, Bilişim/Bilgi/İletişim STK'ları, Demokratik Kitle Örgütleri, Bilişim Klüpleri, Tüm Medya Kuruluşlarını, Bireyleri bu İnternet Haftasını tüm ülkeyi saran bir İnternet Şenliğine, Bilgi Toplumu, e-dönüşüm, e-türkiye ve e-devlet kavramlarının geniş kitlelerle tanıştırıldığı bir İnternet ve Bilişim Fırtınasına döndürmeye çağırıyoruz.

İnternet Haftası toplumda İnternet kültürünü yaymak, İnternet bilincini yaratmak, İnterneti tanıtmak, büyütmek, yeni projeler başlatmak, sorunları ve çözüm yollarını tartışmak, kısaca İnterneti Türkiye gündemine yerleştirmeyi amaçlamaktadır. Türkiye İnternetinin gündemindeki sorunları tartışmak, özellikle Yönetişim, Yasal düzenlemeler, Serbestleşme, İnternet ve Telekom sektörünün gelişimi, iş yaşamı, eğitim, kültür ve demokrasi boyutlarını gündeme getirmek; bireysel güvenlik, güvenli internet, sosyal ağlar, ve Bilgi Toplumu kavramlarıyla tüm toplumu tanıştırmak, bu İnternet Haftası için seçtiğimiz önemli bir hedeftir. Bu kapsamda yukarıda saydığımız tüm kurumlar, örgütler, firmalar, yerel yönetimler ve bireylerden bu etkinliklere katkıda bulunmalarını bekliyoruz. Bu etkinlikleri, tüm Türkiye'ye yaymak istiyoruz. Geçen yıllarda 50 civarındaki ilde İnternet haftası etkinliği yapabilmiştik. Bunu zamanla tüm illere çıkartmak istiyoruz. Bu yıl özellikle yeni kurulan Üniversiteler ve illerinde etkinlik yapmak istiyoruz. Tüm ilçelerde, üm okullarda, tüm belediyelerde, ziraat odalarında, ticaret ve sanayi odalarında, organize sanayi bölgesinde, halk kütüphanesinde bir etkinlik yapılsın istiyoruz. İnternetin önemine inanmış her kişi ve kurumu bu çorbaya kendi olanakları ölçüsünda katkıda bulunmaya çağırıyoruz.

Basından İnterneti, olanakları, sorunları, projeleri, özellikle e-türkiye ve e-devleti anlatmasını ve ne yapılmalı, nasıl yapalım sorusuna yönelik yazılar, ve haberler çıkmasını istiyor; İnternet sayfaları, İnternet ilaveleri; İnternetin çeşitli uygulamalarını anlatan yazılar bekliyoruz. Bu sene, öne çıkan internetin marjinal problemleri konusunda toplumu bilgilendirmeye önem verilmesini istiyoruz, bekliyoruz. İnternet haftasında dağıtılan Internet kitapçıkları yararlı olur diye düşünüyoruz. TV'lerden gene tanıtıcı programlar; ve prime time' da İnterneti Türkiye'nin gündemine girmesine katkıda bulunacak açık oturum, forum gibi programlar bekliyoruz. Özellikle, siyasal kadroları da bu tartışmaya çeken, ulusal politika oluşturulmasına katkıda bulunacak programlar arzulamaktayız. Üniversitelerden ve ISS'lerden bu konularda basına destek olmasını bekliyoruz. Her kamu kurumundan kendi e-devlet projesini önce kendi webinde anlatmasını, vatandaşlara yönelik broşür hazırlamasını, kurum içinde tanıtım ve eğitim yapmasını, basın ve vatandaştan geri besleme mekanizmaları kurmasını istiyoruz, öneriyoruz. Kamu kurumlarından küçük de olsa yeni bir "e-devlet" hizmeti başlatması güzel bir katkı olur.Küçük, büyük her kurumun kendi webini gözden geçirmesi, web 2.0 özelliklerini eklemesi; kurumsal politikaları anlatan blogları, kullanıcı görüşlerini yazabileceği sayfalar eklemesini, yeni hizmetler eklemesi çok güzel olur. Bir tarama mekanizması, telefon rehberleri, geri besleme formları, yenilikleri haber veren servisler, sıkça sorulan sorular dökümanı ilk anda akla gelen konular. Web sayfalarının W3C standartlarına uygun olması, platform ve tarayıcı bağımsız olması; engelli yurtaşlara, düşük bant genişliğine uygun seçeneklerin olması önerilir. RSS ve Wiki gibi yeni nesil hizmetlerin olması, üretilen tüm dokümanların webten erişilebilir olmasını arzuluyoruz. Tüm kurum çalışanlarına sunulan e-posta ve webmail hizmeti, kurum içi haberleşme mekanizmaları gene mütevazı hedefler arasında. Kültürel mirasın internete aktarılmasına yönelik katkılarda yararlı olur. Bireylerden kendi kişisel weblerini oluşturmalarını, uzmanlıklarını, meraklarını, katkılarını İnternete taşımaları destekliyoruz. Yurt dışı alan uzayındaki kişisel sayfaların .name.tr, adsoyad.com.tr, info.tr, biz.tr v.b. ile Türkiye alan uzayına taşınmasını öneriyoruz. Avukatlarımızı, av.tr, doktorlarimizi dr.tr altında çalışmaya çağırıyoruz. İnternet haftasında İnternetle tanişmamış kitlelere İnterneti tanıtacak, birInternete Dokunun' sloganlı etkinlik yapabiliriz. Kütüphanelerde, ve tüm üniversitelerde `Internet cafe', İnternet evi, gibi İnternet erişim mekanları açılması önem verdiğimiz etkinlikler arasında. Bunu özellikle, buna gereksinim duyulan, bölgelerde teşvik etmek istiyoruz. İnternet kullanmayı öğreten kursları ücretsiz ya da mütevazı ücretlerle sunan kampanyalar; İnternet cafelerde ucuzluk kampanyaları gibi. Web yapmayı, kisisel güvenliği, spam ve viruse karşı korunmayı öğreten mütevazı kursları Sivil Toplum Kuruluşlarından, İnternet Cafelerden, Üniversitelerden, ISS'lerden yurdun dört bir köşesinde bekliyoruz. Anababalara, öğretmenlere, hakim ve savcılara, avukatlara yönelik etkinliklerin, sohbet toplantılarının altını çizmek isteriz.

Konferanslar, bu sürede yapılabilecek en kolay ve önemli etkinlikler arasındadır. Genel tanıtıcı konuşmalar, çeşitli özel konuları, etkileri, sorunları uygulamaları gibi, örneğin eğitim, hukuk, tıp, ticaret, eğlence, turizm gibi konular bu tür etkinlikler arasında sayılabilir. İnternetin tarihi, siyasal etkileri, olanakları, ve sorunları da tartışılabilecek konular arasında. Bilgi Toplumu Stratejisi, ve Eylem Planı özellikle konuşulması gereken konuların başında geliyor. İnternetin altyapısı, çalıştırılması ve uygulamalarının teknik boyutları konusunda da seminerler yapılabilecek etkinlikler arasında. Türkiye İnternetinin çeşitli sorunlarını irdeleyen ve özellikle, Ne yapılmalı sorusuna cevap aramaya yönelik açık oturum türü etkinlikler önemlidir.

KOBI'ler, Kamu ve Okulların Internete taşınması, Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem planının tartışılması, ve uygulamaların tartışılması, çeşitli sektörlere yönelik Ulusal Politikaları gündeme getirmek, İnternet ve temsil ettiği teknolojileri Türkiye gündemine yerleştirmeye yönelik çabalara öncelik vermek istiyoruz.

Bu etkinliklerin planlanması ve hayata geçirilmesinde, ilgili herkesten katkı bekliyoruz. Bu kapsamda, haftaya mütevazı ölçülerde sponsorluk yapacak kurumları arıyoruz. Bu yıl geniş kapsamlı afiş basıp dağıtmayacağız. Kurumların webteki afişleri uyarlıyarak kendi afişlerini basıp dağıtmasını önermekteyiz.

Şu konuların altını çizmek istiyoruz:

  • Kendi Okulunu İnternete Bütünleştir ! Özellikle devlet okullarını kurumsal kimliği ile İnternete bağlamaya çok önem veriyoruz. Okulun kendi webi ve e-posta sunucusunun olması, öğretmen ve öğrencilerin e-posta adresleri olması, kişisel weblerinin olmasına çok önemsiyoruz. İnternetin, eğitim sistemin organik bir parçası olmasını hedeflemeliyiz. Artık, İnternete yüksek kapasite ile bağlı olmayan okul kalmasın. İnternetin eğitim sistemin bir parçası olması; öğrencilerin bilgi ve bilişim okur yazarı olması; internet üzerinden okul gazetesi çıkarması, wiki ve bloglarla birlikte üretme deneyimi kazanması; dünya üzerindeki akranları ile temasta olması önemlidir. Öğrencileirmiz Vikipedi'ye katkıda bulumasını teşvik edelim. Hafta kapsamında öğretmen ve öğrencilerle sohbet toplantıları, internetin eğitimi nasıl zenginleştirebileceğini konuşmak, bu konuda konullanabilecekerli özgür yazılımlarla tanışması çok yararlı olabilir.

  • Bir halk kütüphanesini İnternete bağla!: Bugün kütüphane ve internet enformasyon kaynaklarına erişim anlamında bütünleşmiştir. Bilgisayarı olmayan vatandaşlara ucuz İnternet erişimi sağlamakta kütüphaneler önemli görev üstlenebilirler. Kütüphanelerin, bilgi arayan insanlara yol göstermesi de onların ana görevlerinden biridir.

  • Belediyeler bünyesinde halka açık İnternet evlerinin açılması. Burada ucuz İnternet erişiminin yanında, belediyenin hizmetlerini internet üzerinden sunması, kendini tanıtması, İnterneti bir hesap verme, saydamlık ve geri besleme mekanizması olarak kullanması önemlidir. Beledeiyelerin projelerini tüm detayları ile webte yayınlması, meclis tutanaklarını, webcast ve podcast ile canlı ve sürekli yayınlaması, web 2.0 araçları ile vatandaşla etkileşim içinde olması önemlidir. Belediye kararlarını, vatandaş öneri ve sikayetlerini, sosyal ağlar teknikleri ile webte yayınlaması önerileirmiz arasındadır. Belediye duyuru mekanizmaları ve geri besleme wikileri denemeye değer.

  • Kültürel Mirası İnternete Taşı ! Kurumlar ve sivil örgütler olarak, kültürel mirasımızı, çok kültürlü, çok sesli yapımızı İnternete aktaralım. Buna ulusal boyutta tanıtıma da ekliyelim. Bireyler olarak da kendi kültürel birikimizi, mesleki deneyimlerimizi, bireysel meraklarımızı internete taşıyalım. Tüm kurumlardan ellerindeki tüm kitapları, raporları, resimleri, filmleri, ses kayıtlarını bir program dahilinde webte yayınlamaları önermekteyiz. Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, TÜBA ve TÜBİTAK'tan ellerinde telif hakkı sorunu olmayan tüm kültürel ürünleri webte yayınlamaya çağırıyoruz. Kar amacı gütmeyen kurumlarada piyasada satılan kitapları da webte yayınlamayı önermekteyiz. Hem çok daha fazla okuyucuya erişecektir; hemde satışlar düşmeyeceği kanısındayız.

Üniversitelerden, tüm raporları, tüm tezleri Açık Erişim kapsamında kurumsal arşivde yayınlmasını, yapabildiği ölçüde tüm konferansları video, ses ve metin olarak yayınlmasını önermek isteriz. Ulusal Açık Ders Malzemeleri projelerine destek olmalarını, öncülük etmelerini bekliyoruz.

  • Bir e-devlet hizmetini başlat! Küçük de olsa yeni bir hizmet başlat. Bir kardeş kamu kurumu ile veri değişimi hayata geçir. Webini tarayıcıdan bağımsız hale getir. W3C standartları ve birlikte çalışabilirlik kriterlerine uygun hale getir. Kamuoyunun istediği verileri açmaya başla. Haber verme RSS servisi başlat. Web 2.0 uyumlu olmaya çalış.

Yukarıda belirtilen etkinlikler esasta bir fikir vermek içindir. Türkiye İnternetini büyütecek her türlü etkinliğe açığız, destekleriz. Her İnternet gönüllüsünden, İnternetin önemini kavramış her kişi ve kurumdan, Türkiye İnternetinin parçası olan herkezden destek bekliyoruz.

İnternet Yaşamdır !

Bilişim STK Platformu

Ayrıntılı Bilgi için internethaftasi.org.tr

Herhangi bir tarayıcı ile en iyi sekilde görüntülenir!

Sitemizde internette uzun süredir devam eden "Best Viewed With Any Browser" kampanyasına katıldı.Bu kampanya internetteki sitelerin tarayıcılara özel yapılan tasarımlarına karşı oluşturulmuş kampanya.İnternetteki şu vey bu tarayıcıda en iyi şekilde görüntülenir ibarelerine karşı interneti halkın ortak malı ve bundan herkes aynı şekilde faydalanmalı fikrini savunuyor.

Kampanya hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Tam Özgür Linux Dağıtımları

Özgür Yazılım Derneği (FSF) tarafından tamamen özgür GNU/Linux dağıtımlarını listedi.Bu listede bilinen dağıtımlar yok ama bünyelerinde özgür olmayan,kapalı hiç bir kod,yazılım barındırmıyor.Hatta bu listede GNU felsefesine bağlılıyla ünlenen en ünlü Linux dağıtımı "Debian GNU/Linux" dahi yok.Zaten daha önce Richard Stallman Debian'ı kernele non-free kodlar eklemekle ve artık özgürlüğüne bir leke koymakla ağır bir şekilde eleştirmişti.Debian geliştiricileri dahi bu eleştiriyi haklı bulmuş,bunun büyük bir yanlış olduğunu kabullenmişlerdi.Fakat Debian'ın bu yanlışlıktan kurtulmanın en büyük sorunu büyük ve hantal yapısı.Umarız en kısa zamanda Debian bu listeye eklenir.

Tamamen Özgür Linux Dağıtımları :

BLAG, BLAG Linux/GNU, Fedora tabanlı özgür bir GNU/Linux dağıtımı.

Dragora, bağımsız,sadeliği ve basitliği amaçlayan GNU/Linux dağıtımı.

Dynebolic,Özel olarak ses ve video montaj araçlarıyla gelen bir GNU/Linux dağıtımı.

gNewSense, Debian ve Ubuntu tabanlı bir GNU/Linux dağıtımı.

Kongoni ,Afrika kökenli özgür GNU/Linux dağıtımı.

Musix GNU+Linux, Knoppix tabanlı ve özel ses montaj araçlarıyla GNU/Linux dağıtımı.

Trisquel, Kullanıcı kitlesi olarak ev,okul ve küçük ölçekli kullanıcıların ihtiyaçlarını temele alan GNU/Linux dağıtımı.

Ututo, Gentoo tabanlı GNU/Linux dağıtımı.Bu dağıtım tamamen Özgür olan ilk Linux dağıtımı.

Venenux, KDE Masaüstü ile birlikte bir dağıtım.

TinyCore Linux

TinyCore Linux belkide dünyanın en küçük "grafik arabirimi" olan 10 mb'lık Linux dağıtımıdır.6 mb büyüklüğünde Linux 2.6 kerneli birlikte gelen bu dağıtım içeriğinde BusyBox,Tiny X,Fltk birlikte gelmektedir.TinyCore'un açılış süresi 4 sn gibi kısa bir sürede gerçekleşmedir.

Bilgisayar donanımı yetersiz ve düşük olanlar için ilaç gibi GUI ile birlikte gelen linux dağıtımı.Tam donanım desteği olmamasına rağmen bir çok donanımda hiç bir sorun olan olmadan kullanılabilir.TinyCore sadece bu kadar da değil,debian'dan bildiğimiz synaptic gibi ihtiyacınız olan yazılımı bir tıkla gerekli bağımlılıkları ile birlikte otomatik yükleyebilir ve sisteminizi güncelleştirebilirsiniz.Son sürümü 2.8.1 ve canlı cd ya da usb belleğinize yüklenebileceği gibi harddiskinize de normal bir linux dağıtımı gibi yüklenebilir.

TinyCore Linux hakkında daha fazla bilgi almak için buradan .

2.8.1 Son sürümünü indirmek için buradan .

TinyCore Linux'un hardiske yüklenmesi :

TinyCore Linux'u boot ettikten sonra "AppBrowser" ile gerekli iki paketi kurmamız gerekli:

  1. cfdisk.tcz

2.grub-0.97-splash.tcz

bu kurulumlar tamamlandıktan sonra "root shell"i açıp aşağıdaki sıra ile komutları izliyoruz.

  • fdisk -l  #harddisk bölümlerini görelim.
  • cfdisk /dev/hda  #harddiskimizde yükleyeceğimiz disk bölümlerini oluşturalım.
  • Yukardaki komutu verdikten açılan ekranda gösterilen bölümü "Enter"layıp sırayla  şu seçenekleri seçiyoruz."NEW>Primary>bölümün büyüklüğünü 100mb yapmanız yeterli>Begining>Bootable>Write>Quit .
  • Buraya kadar tamamsa yeni harddisk bölümümüz hazırdır ve bu bölümü ext2 ile biçimlendirelim.Not:Tiny ext3'ü desteklemiyor.Şekillendirmek için " $ mkfs.ext3 /dev/hda1" ve ardından "$rebuildfstab"
  • Bu adımda yeni bölümümüzü bağlayıp sistem dosyalarımızı koplayalım:" $mount /mnt/hda1" , "$mkdir -p /mnt/hda1/boot/grub","$mount /mnt/hdc" ,"$cp -p /mnt/hdc/boot/* /mnt/hda1/boot/","$mkdir -p /mnt/hda1/tce","$touch /mnt/hda1/tce/mydata.tgz"
  • Buraya kadar hiç sorun olmamışsa artık Grub ayarlarını da tamamlayıp kurulumu tamamlayabiliriz.Grub ayarları içinde sırayla "$cp -p /usr/lib/grub/i386-pc/* /mnt/hda1/boot/grub/", "$vi /mnt/hda1/boot/grub/menu.lst" bu komutla grub menüsüne aşağıdaki gibi ekliyoruz;

default 0 timeout 10 title tinycore kernel /boot/bzImage quiet initrd /boot/tinycore.gz

  • Ve son olarak  da "$grub " komutu verip grup konsolun giriyoruz ve yine sırayla:
  • root (hd0,0) setup (hd0) quit yazarak kurulumu tamamlıyoruz.

Çok iyi anlatamadığımın farkındayım fakat sorularınız için yorum bırakmayı unutmayın!

Özgür Yazılım ve Linux Günleri 2010

İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Bölümü ve Linux Kullanıcıları Derneği'nin 9 yıldır düzenlemekte oldukları etkinlikler bu yıl 'Özgür Yazılım ve Linux Günleri' ismi altında birleşiyor.2-3 Nisan 2010 tarihlerinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü'nde gerçekleşecek olan etkinliğin bu yıl konuk edeceği isimler arasında Matt Zimmerman (Canonical/Ubuntu), Leslie Hawthorn (Google) ve Brian King (Mozdev) yer alıyor. Etknilik hakkında daha detaylı bilgiyi web sitesinde bulabilirsiniz. 2010 yılının bu önemli buluşmasını şimdiden takvimlerinize işaretleyin.

Matt Zimmerman, teknoloji uzmanı, Özgür / Açık Kaynak Yazılım geliştiricisidir. Zimmerman şu anda Canonical Ltd.'de Ubuntu projesinin teknik lideri, Ubuntu teknik yönetim kurulunun başkanı ve projenin CTO'su olarak görev almaktadır. Zimmerman, Canonical'da Ubuntu sürümleriyle ilgili teknolojik kararları koordine etmektedir.

Leslie Hawthorn Google Açık Kaynak Programları Ofis'de Google Summer of Code programının Topluluk yöneticiliği görevinde bulunmaktadır. Dünya'nın üniversite öncesi öğrencilerini tüm Açık Kaynak yazılım geliştirme süreçlerine dahil eden ilk global girişimi olan "Google Highly Open Participation Contest" i tasarlamış ve yönetmiştir. GNOME Vakfı'nın ve Open Source Business Resource'un danışma kurulunda görev almaktadır.

Etkinlik web sitesi: http://www.ozguryazilimgunleri.org.tr